|
“Türk musikisinin muazzam bir tarihi var, fakat tarihi
yok...”[i]
Konuya, Hüseyin Sadettin Arel(1880 – 1955)’in bu
cümlesindeki bir harfi değiştirerek girmek istiyoruz:
“Türk musikisinin muazzam bir tarihi var, fakat tarifi
yok...”
Bu büyük müzik adamının yukardaki tespiti, hele söylendiği
dönemde, son derece yerindeydi. Günümüzde, Türk musikisi tarihi üzerine
bazı yayınlar görülmeye başlanmıştır[ii].
Fakat makam ve perdelerimizin tanımı yönünde olumlu bir gelişmeden,
bir yenilikten sözetmek ne yazık ki mümkün değildir.
Bildiri başlığımızın da dolaylı olarak anlattığı
gibi, neyse ki, kuşaktan kuşağa meşk usulüyle gelen musikimizde icra
konusunda durum teorideki kadar vahim değildir. Birçok büyük üstad hâlâ
hayattadır ve geçmişten, hocalarından aldıkları emaneti sabırla yaşatmakta,
öğrencilerine aktarmaktadırlar. Elbette bu mutlu günlerin bir sonu olacaktır.
Tarihî gelişim içinde, doğal olarak meşk usulünün yerini daha çağdaş
yöntemler almaktadır. Gerek yurdumuzun dört bir yanında kurulan Türk
musikisi konservatuvarlarında, gerekse dernek ve vakıflarda kitâbî eğitim
giderek ağırlık kazanmaktadır. Bugüne kadar nerdeyse âdet yerini bulsun
diye okutulan musiki teorisi kitapları artık göstermelik olmaktan çıkma
yolundadır. Scala[iii],
Mus2[iv]
gibi bilgisayar programları, bir eseri, verilen değerlerle seslendirme
özelliğine sahiptirler; bu nedenle, yanlış aralıklar ihtiva eden diziler
kendini derhal belli etmektedir. Yeni kuşak bazı icracılarda ‘kitaplar
böyle yazıyor’ diye bazı perdeleri kulaklarındaki gibi değil, kitaplardaki
gibi basma eğilimleri belirmiştir. Musikisi teorisi kitaplarımızın bilimdışılığından,
icradaki durumu yansıtmamasından kaynaklanan bir başka sapma, musikimizdeki
küçük aralıkları inkâr etme şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu eğilim,
perdelerimiz yerine giderek 12 eşit tamperamanlı dizinin kullanılması
tehlikesini doğurmaktadır.
Bu bildiride, üstadların icraları üzerinde yaptığımız
bazı bilimsel gözlem ve ölçümlerin ön sonuçlarını sergilemek ve bazı
önerilerde bulunmak istiyoruz. Bildirimize, Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat Tasarım Fakültesi (SANTAS) bünyesinde yürümekte olan ‘Türk Musikisi
Perdelerini Çalabilen Piyano İmâli’ projesinin bir ara-ürünü olarak
da bakılabilir. YTÜ dışında İTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri
dahil, bu konuyla ilgili müzik insanları, fizikçiler ve matematikçilerin
oluşturduğu bu proje kurulu, çalışmalarını iki koldan yürütmektedir.
Birinci adımı doğal olarak musikimizde kullanılan perdelerin sağlıklı
biçimde saptanması olan bu projede fizikçi ve matematikçiler, musikimizin
eski ve yeni icra örneklerini Fourier dönüşüm tekniklerini kullanarak
analiz etmektedirler. Bu bildiride imzası bulunan bizler ise, yine aynı
bilimsel tekniklere dayanan, fakat daha müziksel bir ağırlığı olan MIDI
protokolü yaklaşımını yürütmekteyiz. Projenin iki ayrı koldan yürümesi
bir tür sağlama yapmayı mümkün kılacak, muhtemel hataları azaltacaktır.
MIDI protokolünden yararlanan bizlerin kullandığı
yöntemler de iki çeşittir: Birincisi yazılım ve donanıma, ikincisi günümüzdeki
bilgisayarların daha hızlı olması avantajı nedeniyle yalnızca yazılıma
dayanmaktadır. Fakat her iki yöntem de, sonuçta, incelenen icradaki
seslerin belirli anlardaki frekanslarını sayısal olarak çıkarmakta,
elde edilen bu veriler işlenerek aralık ve perdelerimize ilişkin oranlar
elde edilmektedir.
Özellikle gerçek bir icranın analizinde yüzde yüz
doğru sonuçlar elde etmek bilimsel olarak olanaksızdır. Nitekim kullandığımız
her iki sistem de 3 - 5 Centlik bir hata toleransı taşımaktadır. İcralar
esnasında ortaya çıkabilecek istisnâî yanlış baskılar da buna eklenmelidir.
Fakat geçerli musiki teorimiz ile ustaların icraları arasındaki farklar
bu sayıların birkaç katı mertebesinde olduğu için, sözkonusu hatalar
şu anda geçerli teoriye göre daha sağlıklı sonuçlar almaya engel değildir.
Gerçek icralarda –glisando, vibrato, tremolo vb.
süslemeler nedeniyle– ölçme yapmanın güçlüğünün yanısıra, incelenen
eserin başka makamlara geçki yapması da işi zorlaştırıcı bir etkendir.
O nedenle, incelediğimiz eserlerin ya bu amaçla yapılmış basit icralar
ya da geçkisiz taksimler şeklinde olmasına özen gösterilmiş, veyahut
da, bu olanak yoksa, eserlerin yalnızca zemin ve/veya nakarat kısımlarının
analizi yapılmıştır.
Ölçüm Süreci
Örnek bir icra üzerinde yapılan ölçüm süreci şöyle
özetlenebilir:
1.
IVL donanım & yazılım sistemi ya da Solo Explorer
benzeri bir yazılım çalıştırılarak, incelenen esere ilişkin zaman –
frekans verileri elde edilmektedir. İki sistemin çıktıları arasında
bazı biçimsel farklar bulunmakla birlikte, özleri aynıdır. Tablo 1’de
bu iki sistemin çıktılarına kısmî birer örnek verilmiştir.
|
|
|
Santi-
|
|
Saniye
|
Hertz
|
|
Saniye
|
Hertz
|
0
|
68.08
|
|
...
|
...
|
0.521
|
0
|
|
12
|
0
|
0.526
|
140.028
|
|
13
|
409.82
|
0.573
|
0
|
|
14
|
401.85
|
0.578
|
392.207
|
|
15
|
391.32
|
0.677
|
381.281
|
|
16
|
386.38
|
0.734
|
392.935
|
|
17
|
390.64
|
0.786
|
395.119
|
|
18
|
394.27
|
0.823
|
440
|
|
19
|
393.58
|
0.865
|
442.111
|
|
20
|
390.41
|
|
|
|
21
|
388.39
|
Tablo 1
IVL ve Solo Explorer çıktıları
Bu cetvellerdeki verilerin anlamları şöyledir:
IVL sistemi ile ölçülen örnek icra 68.08 Hz frekansla başlamakta, 0.521’inci
saniyeye (52.1’inci santi-saniyeye) kadar aynı değeri taşımaktadır.
Daha sonra 0.005 saniyelik (0.526 eksi 0.521) bir ‘sus’ gelmekte, ardından
frekans 140.028 Hz’e yükselmektedir vb.
Daha yalın bir desene sahip Solo Explorer çıktısı ise, ölçüm yaptığı
her 10 mili-saniyede elde ettiği değerleri vermektedir. Yukarda sağda
yer alan cetvele göre 13’üncü santi-saniyede (0.13’üncü saniyede) 409.82
Hz olan frekans, 1 santi-saniye (cs) sonra 401.85’e, aynı birim zaman
sonra 391.32 Hz’e düşmektedir vb.
2.
Elde edilen bu veriler, örnek cetvellerde
de görüldüğü üzere, çok kısa zaman aralıklarındaki çok küçük frekans
değişimlerini de ihtiva etmektedirler. Verilerin bu ham şekli herhangi
bir sonuç çıkarmaya, yorum yapmaya vb. uygun değildir. Verileri zaman
– frekans grafikleri şekline getirmek, frekansların yoğunlaştığı, kümelendiği
bantları daha bir anlaşılır hale getirmektedir (Şekil 1). Bu işlemleri
yerine getirmek üzere, İcraAnalizi adlı bir program geliştirilmiştir.
Şekil 1
Neyzen Niyazi Sayın'ın Uşşak taksiminin ilk 10 saniyelik kısmı. Taksim
390 – 400 Hz frekanslı bölgeden başlayıp hemen 450 Hz dolayına çıkmakta
ve bu bantta yaklaşık 4.5 saniye kalmaktadır.
3.
Şekil 1’deki noktaların düşey eksen üzerine
izdüşümleri alınırsa, doğrunun neredeyse her noktası örtülmektedir.
Bu, icracının âdeta her frekanstaki sesi en az bir kez işittirdiği anlamına
gelir. Fakat bunların birçoğu süslemeler esnasında ortaya çıkmaktadır;
dolayısıyle bazı sesler çok kısa süreyle işitilmekte, bazılarında ise
uzun süre kalınmaktadır. Eldeki veriler işlenip yatay eksen frekansları,
düşey eksen işittirilen frekanslardaki seslerin sürelerini göstermek
üzere grafiğe dökülürse bu durum net biçimde görülmektedir (Şekil
2).
Şekil 2
Uşşak taksimin tümüne ait sıklık grafiği. Yalnızca 452.11 Hz
frekanslı perde 98 santi-saniye (cs) süreyle işittirilmiş. 483.72 Hz’lik
ikinci maksimumda 45 cs, 526.89 Hz’likte 35 cs kalınmış vb.
4.
‘Dikit’ adını verdiğimiz bu grafiklerdeki
bölgesel maksimum noktalarının değerleri, makamın dizisi için kaba bir
fikir vermektedir. Örneğin Şekil 2’deki 452.11 Hz’lik Dügâh dikitinden
sonraki maksimumların sırasıyla 483.72 Hz (Segâh), 526.89 Hz
(Çargâh), 599.32 Hz (Nevâ) vb. olduğu gözönünde bulundurulunca,
sayısal değerlere bakmadan bile, Segâh perdesinin Dügâh –
Çargâh aralığının hemen hemen ortasında yer aldığı, Çargâh -
Nevâ aralığının ise yaklaşık olarak bir tam sesten oluştuğu görülmektedir.
Ancak, ‘dikit’lerin her zaman maksimum noktasından
geçen eksene göre simetrik olmaması vb. nedenlerle, ölçüm verileri üzerindeki
hesapları sonuçlandırırken, maksimumdan belli bir miktar pest ve o miktar
kadar tiz olan sesleri aynı frekans bandı içinde mütalâa ettik. Bu genlikler
için alınmak üzere ilk akla gelen değer, vibrato sınırları, yani yaklaşık
±
50 Cent’tir[v].
Fakat, musikimizde daha küçük aralıkların önem taşıması nedeniyle ve
aşağıda ayrıntılandırıldığı üzere biz bu aralığı 1 200 / 17 = 70.6,
dolayısıyle genlikleri ±
35.3 Cent olarak aldık[vi]...
Bu kabulün sonuçları nasıl etkilediğine örnek olmak üzere, bir üst paragrafta
sözü geçen değerler verilebilir (Tablo 2).
Perde
|
Dikit Maksimumu
|
±
35.3 Cent Genlikli Bant Ortalaması
|
Dügâh
|
452.11 Hz
|
452.626 Hz
|
Segâh
|
483.72 Hz
|
486.085 Hz
|
Çargâh
|
526.89 Hz
|
526.154 Hz
|
Nevâ
|
599.32 Hz
|
600.173 Hz
|
Tablo 2
Maksimum noktasına ya da bu noktayı merkez
alan dar bir frekans bandına göre hesaplanan sonuçlar
5.
Perdelerin frekansları Hertz, ya da sabit
bir referans noktasına göre Cent cinsinden elde edildikten sonra, bu
perdelerin birbirleriyle oluşturdukları aralıklar incelenmektedir. Böylelikle,
farklı âhenklerde icra edilen örnekler üzerinde ölçümler yapılsa bile,
aralıkları birbirleriyle karşılaştırma olanağı doğmaktadır. Bu aşamada,
özellikle aralıkları iki doğal sayının oranı şeklinde ifade etmekte
kullanışlı olan ve tarafımızdan geliştirilen AralıkÖlçer adlı
programdan yararlanılmıştır (Şekil 3). Bu program, İcraAnalizi
yazılımının çıktılarını okuyarak sonuçları üretebilmektedir.
Şekil 3
Belli bir birimde verilen aralığı, yaygın
olarak kullanılan başka aralık birimlerine dönüştüren ve oran olarak
karşılıklar öneren AralıkÖlçer programı.
Örnek Uşşak taksim için elde edilen değerler Tablo
3’te toplanmıştır:
|
Frekans
(Hertz)
|
Komşu Perdeyle
Aralık
|
|
|
|
|
Cent
|
Koma
|
En Yakın
Oran ve Cent Değeri
|
Hata (Cent)
|
Dügâh
|
452.63
|
|
|
|
|
|
|
|
|
123.47
|
5.5
|
14/13
|
|
128.30
|
-4.8
|
Segâh
|
486.09
|
|
|
|
|
|
|
|
|
137.13
|
6.1
|
13/12
|
|
138.57
|
1.4
|
Çargâh
|
526.15
|
|
|
|
|
|
|
|
|
227.87
|
10.1
|
8/7
|
|
231.17
|
-3.3
|
Nevâ
|
600.17
|
|
|
|
|
|
|
Tablo 3 Uşşak taksimde kullanılan bazı perdelerin oluşturduğu
aralıklar
Bu tablodaki 14/13 ve 13/12 oranları, Safüiddin Abdülmümin’in
mücennep bölgesi için pratikte kullanıldığını söylediği oranlarla
tam bir uyum içindedir. Bu büyük nazariyatçı, sözü geçen iki oran yerine
bazen de 12/11’in (150.64 Cent) tercih edildiğini yazmaktadır[vii].
6.
Ölçüm sürecindeki son aşama, icralardan elde
edilen değerlerle geçerli teoridekileri grafik ve ses olarak karşılaştırmaktır.
Örnek Uşşak taksim için karşılaştırma grafiği Şekil 4’tedir:
Şekil 4 Uşşak makamı için Arel-Ezgi teorisinde verilen (içteki halka) ve
Niyazi Sayın'ın icrasından elde edilen değerler.
Uşşak makamı dizisi sesleri, Arel-Ezgi teorisindeki
ve Niyazi Sayın’ın icrasından çıkarılan değerlerle ayrı ayrı ve birlikte
seslendirilince ise şu sonuçlar elde edilmektedir:
Ses (a)
Arel – Ezgi sistemine göre Uşşak dizisi
Ses (b)
Niyazi Sayın’ın taksiminden ölçülen göre Uşşak
dizisi
Ses (c)
İkisi birlikte
Bu sesler www.musiki.org/ussak_kiyas.htm
adresinden dinlenebilir.
Benzer Çalışmalar
Yukarda özetlediğimize benzer iki çalışmadan sözetmek
isteriz. Bunlardan birincisi, Karl L. Signell adlı araştırmacının, 1980
yılında tanbûrî Necdet Yaşar’ın icrası üzerine yaptırdığı ölçümlerdir[viii].
Uluslararası üne sahip bu icracımızın tanburuna bağladığı 6 ek perde
ile ilgili bu ölçümlerin sonuçları aşağıdadır (Tablo 4).
Perde-1
|
Perde-2
|
Ölçülen Aralık (Cent)
|
Oran
|
Cent
|
Hata
|
Hüseynîaşîrân
|
Nîm-Irak
|
148
|
12
|
11
|
150.64
|
-2.64
|
Dügâh
|
Uşşak
|
145
|
12
|
11
|
150.64
|
-5.64
|
Çargâh
|
Sabâ
|
143
|
13
|
12
|
138.57
|
4.43
|
Nevâ
|
Hüzzam
|
143
|
“
|
“
|
“
|
“
|
Hüseynî
|
Nîm-Eviç
|
133
|
14
|
13
|
128.30
|
4.70
|
Gerdaniye
|
Dikçe Şehnâz
|
133
|
“
|
“
|
“
|
“
|
Ortalama
|
|
141
|
13
|
12
|
138.57
|
2.43
|
Tablo 4 Karl L. Signell'in, tanbûrî Necdet Yaşar'ın 6 ek perdesiyle ilgili
ölçüm sonuçları. Sağ yarıdaki oran sütunları tarafımızdan eklenmiştir.
Dr. Gülçin Yahya ise, 2000 yılında tamamladığı ve iki yıl sonra kitap
olarak yayınlanan doktora tezinde, ûdî Yorgo Bacanos’un 37 taksiminde
kullandığı perdelerin frekanslarını 20 tabloda toplamıştır[ix].
Bu çalışmadaki sonuçlar, Arel-Ezgi teorisindeki değerlere daha yakın
görünmektedir. Uşşak makamında Dügâh – Segâh aralığı için de durum böyledir;
fakat yine aynı araştırmada örneğin Mutlu Torun’un “Uşşak makamında
ikinci dereceyi oldukça tiz bastığı” şeklinde bir yorumu da yer
almaktadır.
Sonuç
Giriş kısmında belirtildiği gibi, bu bildirinin içeriği,
geniş kapsamlı bir projenin ön sonuçlarından ibarettir. Bu noktaya kadar
da, daha çok, ölçüm tekniğimiz ve veri işleme sürecimiz bir – iki örnek
üzerinde anlatılmıştır. Oysa, birçok icranın ölçümleri yapılmış durumdadır
ve bu çalışma sürmektedir.
Üzerinde en öncelikli ölçümler yapılan iki grup icra
özel önem taşımaktadır. Neyzen Niyazi Sayın ve kemençeci İhsan
Özgen’in 1986 ve 1987 yıllarında ABD’ye yaptıkları gezi esnasında
16’şar makamda icra ettikleri bu taksim ya da seyirlerin önemi, böylesi
bilimsel araştırmalara yönelik olmalarıdır. Çünkü, içlerinde başka makamlara
geçki yoktur.
Yitirdiğimiz Tanbûrî Cemil Bey, Aka Gündüz Kutbay
gibi saz; Münir Nurettin Selçuk, Bekir Sıtkı Sezgin gibi ses üstadlarımız;
halen hayatta olan Kâni Karaca, Alâeddin Yavaşça gibi tecrübeli sesler
ile genç kuşaktan saz ve ses icracılarımız, icralarını incelemekte olduğumuz
başlıca değerlerdir. Bu icracıların genel amaçlı eserlerinde geçkiler
de bulunduğu için kısmî ölçümler yoluna gidilmektedir... Bir başka ölçüm
alanımız da, YTÜ SANTAS bünyesinde çeşitli sâzende ve hânendelere özel
olarak (örneğin tek teli bırakılmış tanbur, kemençe ve ud ile) yaptırılan
yalın makam dizileri vb. kayıtlardır. Yeri gelmişken, gerek bu konudaki
her türlü isteğimizi karşılayan, gerekse araştırmanın her aşamasında
yardımını esirgemeyen genç ûdî Mehmet Polat’a teşekkürlerimizi
sunarız.
İşin henüz başlarında olunduğu halde, şu ana kadar
ölçtüğümüz icralardan elde edilen değişik genişlikteki aralıkların adedi
40’ın üzerindedir. Tüm makamlar ele alındığında, Bakıyye,
Mücennep, Taninî ve Artık İkili boyutlarındaki bu
aralıkların sayısının, sözü geçen sayının katları mertebesine ulaşacağı
anlaşılmaktadır. Araştırmacı Tümer Çepni, basım aşamasında olan
‘Türk Müziği, Doğal Musiki, Dünya Musikisi’ adlı kitabında 7-limitli
bir ses sistemi kullandığı halde toplam 82 adet perde elde etmiştir.
Yukarda örneği verilen ölçümlerde ortaya çıktığına göre, 11 ve 13. vb.
armonikleri de içeren bir sistemde bu sayı çok daha yüksek olacaktır.
Bu kadar çok sayıdaki perdenin her birine ayrı bir
ad verip musikimizi öğrenmek isteyen birine bunların frekanslarını öğretmenin
nerdeyse olanaksız olduğu açıktır. Bu güçlük, 5 – 6 adet farklı aralık
ihtiva 25 perdeli Arel-Ezgi sistem için bile tecrübeyle kendini göstermiştir[x].
Ayrıca bugün “uygulaması 17’li perdeye, yazımı 24’lü dizgeye göre
yapılan bir sistemin içinde bulunulduğuna” ilişkin ciddî
tezler vardır[xi].
Zaten Türkiye’de ilk kez Rauf Yekta tarafından kendi önerisi olarak
ortaya atılan, sonradan Arel – Ezgi ve Uzdilek’in müdahaleleriyle daha
şematik bir hale gelen 24 aralıklı sisteme tarihî delil bulma çabaları
sonradan gelmiştir.
Öneri
Üstadların icraları üzerinde yapmaya başladığımız
ölçümlerin ön sonuçları, müzikolog – besteci Yalçın Tura’nın yıllardır
yazıp savunduğu görüşlere haklılık kazandıran ipuçlarıyla doludur[xii].
Öncelikle bu değerli müzik ve bilimadamımızın iki önemli tespitini aktaralım:
“Türk musikisi ses sisteminde, bir sekizli, 24
gayri müsâvî aralığa değil, 17 aralığa bölünür. Bu aralıklar gayri müsâvî
ise de, bazı şartlarda müsâvî imiş gibi bir muamele görür. Pratikte,
bir bölgenin alt ve üst uçlarına doğru kayma yüzünden, çok daha fazla
basamak (veya perde) kullanılırsa da, nazariyatta bunlar 17 bölgede
toplanır. Batı musikisinde, Fisagor sistemi içinde 35 farklı ses yazılır
ve icra edilir. Bu 35 farklı ses, 12 bölgede toplanır. Transposition
kolaylığı sağlamak için, bu 12 bölge, tampere sistemde, eşit aralıklıymış
gibi düşünülür ve sabit perdeli sazlarda, o şekilde kullanılır. Bu düşünüş
tarzı, 13. beşlide ilk sese kavuşmaya ve sistemi kapalı hâle dönüştürmeye
de imkân sağlar.” (Tura, 1988, sayfa 128)
Aşağıdaki gözlemimizle Tura’nın tespitlerini birleştirip,
önerimizi tartışmaya sunmak istiyoruz:
Türk musikisinde F harfi ile gösterilip fazla
adı verilen aralık, 531 441 / 524 288 oranındaki Pisagor komasıdır
ve Cent cinsinden karşılığı 23.46’dır. 1200 / 23.46 = 51.15’tir. Yani,
bir sekizli yaklaşık olarak 51 Pisagor komasından oluşmaktadır. Bugünkü
kullanımda ise, ‘koma’ denilince, genellikle, oktavın 53 eşit parçaya
ayrılmasıyla elde edilen 22.64 Cent’lik aralık (Holder koması) anlaşılmaktadır.
Zarlino dizisinde olduğu gibi Lâ – Si ve Re – Mi aralıkları küçük
tam ses; Do – Re, Fa – Sol, Sol – Lâ aralıkları büyük tam ses;
Si – Do ve Mi – Fa aralıkları küçük yarım sesten oluşuyor kabul
edilirse, ortaya bizim Rast perdelerimize benzeyen toplam 51 Pisagor
koması genişliğinde şöyle bir dizi çıkar (Şekil 5’in üst kısmı):
Şekil 5
Eşit-olmayan 17 aralığa sahip geleneksel ses sistemimizin
eşit aralıklıymış gibi düşünülmesi durumunda ortaya çıkan bölgeleri,
bugün kullanmakta olduğumuz nota adları ve yerleri ile karşılaştırma
grafiği
Şimdi de, Şekil 5’in altında uzun dikey çizgilerle gösterilen
ve bir sekizliyi pestten tize 3’er Pisagor koması genişliğinde 17 eşit
aralığa bölen kısma gözatalım. Safiüddin’in kullandığı perde adlarına
göre düzenlenmiş bu şekilden anlaşıldığı üzere, örneğin Segâh bandı,
3 Pisagor koması genişliğindedir. Alt – orta ve üst olmak üzere 3 bölgeden
oluşmaktadır. Ne zaman hangi bölgenin kullanılacağı, içinde bulunulan
makama bağlı olacaktır. Örneğin, “Rast makamında Segâh perdesinin üst
ucu, Hüseynî’de göbeği, Hicaz’da ise alt ucu kullanılmaktadır.”
(Tura, 1988, sayfa 203).
Bu uzlaştırıcı çözüm önerisi hem geleneğe uygun bir
yapı, hem de perde adlarının daha kolay öğrenilebilmesi olanağı sunmaktadır.
Öte yandan, perde adedi azalmış gibi görünse de, 3’er alt-bölgeden oluştukları
için gerçek durum böyle değildir. Musiki eğitimimizde çok başvurulan
‘koma’ terminolojisine de uygundur.
Özetle:
Bu bildirinin amacı, günümüzdeki teknik olanaklar
sayesinde, soyut ses sistemi tartışmalarına son verilip, bilimsel/nesnel
ölçütler üzerinde yoğunlaşılabileceğini göstermektir. Çünkü, a) Bir
icrada kullanılan perdeler yüksek duyarlıklarla saptanabilmekte, b)
Teorik olarak tasarlanan bir sistem derhal uygulamaya geçirilerek denenebilmektedir...
Bu iki olanak sayesinde icra – teori birliğini sağlamak artık güç bir
iş değildir.
Şu ana kadarki ölçüm ve denemelerimiz, musikimizde
sanılandan çok daha fazla sayıda ses kullanıldığını göstermektedir.
Bunların tümünün tam frekanslarını öğretmek ancak ileri akademik eğitimin
konusu olabilir. O nedenle, konservatuvar ve derneklerde giriş düzeyindeki
eğitim, bin yıllık gelenekte başarıyla uygulandığı gibi, bir sekizlide
17 aralık bulunduğu esasına dayandırılmalı ve perdelerin adlandırılmasında
bu kurala uyulmalıdır. Perdelerin yerleri ise sabit noktalar olarak
değil, belli bir frekans bandındaki değişken değerler olarak tanımlanmalıdır.
Kaba bir bölünme modeli olarak sekizlinin 17 eşit aralığa bölünmesi
alınabilir. Gerçek aralık ve perde değerleri ise, ölçümler bir an önce
tamamlanarak belirlenmeli, ileri akademik eğitimlerde bunlar oran olarak,
makam temelinde ya da onların birtakım gruplarda toplanması suretiyle
ayrıca öğretilmelidir.
[i]
Musiki Mecmuası, sayı 3, sayfa 3, 1948.
[ii]
Örneğin Dr. Nazmi Özalp, ‘Türk Musikisi Tarihi’, 2 Cilt,
Millî Eğitim Bakanlığı Yayını. İstanbul 2000.
[iv]
M. Kemal Karaosmanoğlu, Mus2,
İstanbul 2001.
[v]
Ayhan Zeren, ‘Müzik Fiziği’, 2. Basım, Pan Yayınları,
Mayıs 1997, sayfa 279.
[vi]
Bu konuda, Küme Teorisi kapsamında daha temel bir model için
Bkz. Dr. Can Akkoç, ‘Non-Deterministic Scales Used in Traditional
Turkish Music’, Journal of New Music Research, 2002, Vol.
31, No. 4, pp. 285-293 (İngilizce), ya da ‘Geleneksel Türk
Musikisinde Bölgesel Iskalalar’,
www.musiki.org/tm_de_bolgesel_iskalalar.htm (Türkçe).
[vii]
Y. Doç. Dr. Mehmet Nuri Uygun, ‘Safiyyüddin Abdülmü’min Urmevî
ve Kitâb’ül Edvârı’, Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul 1999,
sayfa 153.
[viii]
Karl L. Signell, ‘Makam’, Asian Music Publications, sayfa
158.
[ix]
Dr. Gülçin Yahya, ‘Yorgo Bacanos’un Ud Taksimleri’, Kültür
Bakanlığı Yayınları, Ankara 2002, sayfa 170 –182.
[x]
Erol Sayan, ‘Müziğimize Dair Görüşler, Analizler, Öneriler’,
METU Press, Ankara, 2003.
[xi]
Onur Akdoğu, www.turkmuzigidunyasi.com/makam.htm
[xii]
Yalçın Tura, ‘Türk Musikisinin Meseleleri’, Pan Yayınları, İstanbul
1988.
|
|